KANSER
Çevresel etmenlerin yanında beslenme şeklinin de kanser oluşumunda etkisi bilinmektedir. Kanserde en önemli diyet faktörü yağ ve antioksidan vitaminlerdir. Çeşitli tipteki epidemiyoloyik çalışmalar ile yüksek düzeyde doymuş yağ (SFA) alımının kanser riskini arttırdığı gözlenmiştir.
Akdeniz ülkelerinde kanseri riskine diğer Avrupa ülkelerinden düşük olduğu görülmüş ve bunun nedenleri arasında görünür yağ olarak zeytinyağı kullanımı belirtilmiştir. Zeytinyağının tüketiminin yaygın olduğu ülkelerde yapılan surveylerde bu yağın hormon metabolizması üzerine nötral veya koruyucu etkisi olduğu ve buna göre de endokrine bağlı (meme, prostat, yumurtalık) kanserlerinde bir artış olmadığı gözlenmiştir.
Bunun yanı sıra çoklu doymamış yağ asitlerinden zengin diyetlerin kanser oluşturma potansiyelleri, doymuş yağdan zengin diyetlerden daha yüksektir. Bu tür yağ asitlerinden sentezlenen lökotrienler ve prostoglandinler tümör geliştirici etki göstermektedir. Tekli doymamış yağ asitlerinde bu tür bir etki gözlenmemiştir. Diyete çoklu doymamış yağ asidi yerine tekli doymamış yağ asidi eklenmesinde tümör gelişiminin yavaşladığı görülmüştür. Bir diğer görüşe göre, tümör oluşumunun bir başka nedeni ise doymamış yağ asitlerinin oksidasyonu sonucu meydana gelen serbest radikallerdir. Serbest radikaller DNA molekülünün yapısını bozarak kanser hücrelerinin oluşmasına neden olmaktadır.
Çoklu doymamış yağ asitlerince zengin yağlar ile beslenildiğinde oksitlenmeyi önleyebilmek için E vitaminine olan ihtiyaç çok daha yüksek düzeyde olmaktadır. Günlük diyetlerde yer alan yağlara tümü Çoklu doymamış yağ asit oranı yüksek ayçiçek ve soya yağı gibi yağlar olduğunda; normalde günde 5-10 mg olan E vitamini ihtiyacı 120 kat artarak 100 ile 200 mg düzeyine yükselmektedir. Muhtevasında tekli doymamış yağları zengin olarak barındıran zeytinyağının okside olma durumu daha azdır ve bunu tüketen kişilerin günlük E vitamini ihtiyacı daha düşüktür. fenollerden zengin olan zeytin ve zeytin yağı koruyucu etkisi fazla olan yiyeceklerdir.